باب: إذا
وجد تمرة في
الطريق.
6. YOLDA BİR HURMA BULDUĞUNDA
حدثنا
محمد بن يوسف:
حدثنا سفيان،
عن منصور، عن
طلحة، عن أنس
رضي الله عنه
قال: مر
النبي صلى
الله عليه
وسلم بتمرة في
الطريق، قال:
(لولا أني
أخاف أن تكون
من الصدقة
لأكلتها).وقال
يحيى: حدثنا
سفيان: حدثني
منصور. وقال
زائدة، عن
منصور، عن
طلحة: حدثنا
أنس.
[-2431-] Enes r.a.'den şöyle dediği nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem yolda bir hurmaya rastladı ve "Bunun sadaka olmasından endişe
etmesem yerdim" buyurdu .
وحدثنا
محمد بن
مقاتل: أخبرنا
عبد الله:
أخبرنا معمر،
عن همام بن
منبه، عن أبي
هريرة رضي الله
عنه، عن النبي
صلى الله عليه
وسلم قال: (إني
لأنقلب إلى
أهلي، فأجد
التمرة ساقطة
على فراشي،
فأرفعها
لآكلها، ثم
أخشى أن تكون
صدقة فألقيها).
[-2432-] Ebu Hureyre'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
şöyle buyurmuştur: "Ben ailemin yanına dönerim ve yatağımın üzerine düşmüş
kuru bir hurma bulurum. Yemek için onu kaldırırım. Sonra sadaka olmasından
endişe ettiğim için geri bırakırım."
AÇIKLAMA: Yolda Hurma vb.
Bulmanın Hükmü : Kişi, yolda bir hurma bulduğu zaman onu alıp yemesi caiz olur.
Hurma gibi fazla değerli olmayan şeylerin hükmü de böyledir. Meşhur olan ve
fakihler çoğunluğunca tercih edilen görüş budur. İbn Ebu Şeybe, Hz. Nebi'in
hanımı Meymune'nin yolda bir hurma tanesi bulduğunu ve onu yediğini
nakletmiştir. Meymune bunu yaptıktan sonra "Allah fesadı sevmez"
demiştir. [Fesad sözcüğü aynı zamanda bozulma çürüme anlamını da taşıdığından
hareketle hurmanın çürümesi bozulması fesad bulması demektir. Bu yorumdan
hareket eden] Hz. Meymune: "o hurma yerinde bırakılsa ve alınıp yenmese
bozulacaktır" demek istemiş ve onu alıp yemiştir.
Hz. Nebi'in "onu yerdirn" ifadesi, yollarda bulunan
atılmış değersiz şeyleri yemenin caiz olduğu konusuna açıklık getirmiştir.
Çünkü Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, onu alıp yemekten kaçınmasının tek
nedeninin o .hurmanın sadaka olmasından endişe ettiğini belirtmiştir. Zira
sadaka almak Hz. Nebi'e haram kılınmıştı. Yoksa sadece yola atılmış olduğu için
yemekten kaçınmış değildir. Bu, konunun ikinci hadisi olan Ebu Hureyre
radıyallahu anh hadisinde açıklanmıştır.
Hz. Nebi'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem "yatağımın
üzerinde" ifadesi, onu sadaka olmasından endişe ettiği için almadığı ve
sadaka olmasından endişe etmese onu yiyecek olduğu hususunda açıktır. Bu konuyu
"Alışveriş" Bölümünün başlarında etraflıca ele almıştık.
باب: كيف
تعرف لقطة أهل
مكة.
7. MEKKELİLERİN YİTİK EŞYASI BULUNDUĞUNDA NASIL İLAN EDİLİR?
وقال طاوس،
عن ابن عباس
رضي الله عنهما، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
يلتقط لقطتها
إلا من عرفها). وقال
خالد، عن
عكرمة، عن ابن
عباس، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
تلتقط لقطتها
إلا لمعرف).
Tavus, İbn Abbas r.a.'tan rivayet etmiştir: Hz. Nebi
"Onların yitiğini ancak ilan edecek kişi alır" buyurmuştur. Halid, İkrime'den nakletmiştir: İkrime, İbn
Abbas'tan Hz. Nebi'in "Onların yitik eşyasını ancak ilan eden alır"
buyurduğunu nakletmiş bulunmaktadır.
وقال
أحمد بن سعد:
حدثنا روح:
حدثنا زكرياء:
حدثنا عمرو بن
دينار، عن
عكرمة، عن ابن
عباس رضي الله
عنهما: أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
يعضد عضاها،
ولا ينفر
صيدها، ولا
تحل لقطتها
إلا لمنشد،
ولا يختلى
خلاها). فقال
عباس: يا رسول
الله، إلا
الإذخر، فقال:
(إلا الإذخر).
[-2433-] İbn Abbas r.a.'ın şöyle dediği anlatıldı: Allah
Resıllü Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Mekkenin dikeni sökülmez. Av'ı
ürkütülmez. Yitiği ilan edecek kişiden başkasına helal olmaz, otu da
yolunmaz." buyurdu. Bunun üzerine Abbas, "Ey Allah'ın Resulü' İzhir
hariç" dedi. O da "İzhir hariç" buyurdu.
حدثنا
يحيى بن موسى:
حدثنا الوليد
بن مسلم: حدثنا
الأوزاعي قال:
حدثني يحيى بن
أبي كثير قال:
حدثني أبو
سلمة بن عبد
الرحمن قال:
حدثني أبو هريرة
رضي الله عنه
قال: لما
فتح الله على
رسول صلى الله
عليه وسلم مكة،
قام في الناس،
فحمد الله
وأثنى عليه، ثم
قال: (إن الله
حبس عن مكة
الفيل وسلط
عليها رسوله
والمؤمنين،
فإنها لا تحل
لأحد كان قبلي،
وإنها أحلت لي
ساعة من نهار،
وإنها لا تحل
لأحد بعدي،
فلا ينفر
صيدها، ولا
يختلى شوكها، ولا
تحل ساقطتها
إلا لمنشد.
ومن قتل له
قتيل فهو بخير
النظرين: إما
أن يفدى وإما
أن يقيد). فقال
العباس: إلا
الإذخر، فإنا
نجعله لقبورنا
وبيوتنا. فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (إلا
الإذخر). فقام
أبو شاه، رجل
من أهل اليمن،
فقال: اكتبوا
لي يا رسول
الله، فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (اكتبوا
لأبي شاه).
قلت
للأوزاعي: ما
قوله: اكتبوا
لي يا رسول
الله، قال:
هذه الخطبة
التي سمعها من
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم.
[-2434-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledilmiştir: Allah, Resulü'ne Mekke'nin
fethini nasip edince insanların içinde doğruldu ve Allah'a sena ederek şöyle
buyurdu: "Hiç kuşkusuz Allah Mekke'den fil ordusunu uzak tuttu. Resulüne
ve inananlara Mekke'ye girme izni verdi. Bu, benden önce kimseye helal değildi.
Bana da sadece gündüzün bir bölümünde helôl kılındı. Benden sonra da kimseye
helal olmayacak. Bilesiniz ki Mekke'nin avı ürkütülmez, dikeni sökülmez, yitik
eşya ilan edenden başkasına helal olmaz. Bir yakını öldürülen kişi için iki
seçenekten biri vardır: Ya öldürülen yakınının diyetin i almayı, ya da kısası
tercih eder."
Abbas "İzhir'ijMekke ayrığını hariç tut. Çünkü biz onu kabirlerimizin
ve evlerimizin yapımında kullanıyoruz" dedi. Allah Resulü de "izhirl
hariç" buyurdu.
Yemen halkından Ebu Şah adında birisi "Ey Allah'ın Resulü'
Benim için yazar mısınız?" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de
"Ebu Şah için yazınız" buyurdu. Ben Evzai'ye: "Ey Allah'ın
Resulü! Benim için yazınız" sözünün anlamı nedir?" diye sordum. O da
"yazılmasını istediği şey, Allah Resulü'nden Sallallahu Aleyhi ve Sellem
dinlediği hutbedir" dedi.
AÇIKLAMA: Mekke'de Yitik Eşya
Yalnızca İlan Etmek Kastıyla Alınabilir İmam Buhari, konu başlığını
"Mekkelilerin yitik eşyası bulunduğunda nasıl ilan edilir?" diye
koyarak Harem bölgesinde bulunan yitik eşyaların da alınabileceğine işaret
etmiştir.
Hz. Nebi'in "Yitik eşyası ilan edenden başkasına helal
olmaz" ifadesi, Mekke'deki yitik eşyayı yalnızca ilan etmek isteyen
kişinin alması helal olur, anlamındadır. İlan ettikten sonra kendisi
sahiplenmek isteyen kişinin alması ise helal olmaz.
Arafat ve Medine'de Bulunan Yitik Eşyanın Hükmü
Bu hadis, Arafafta ve Medine'de bulunan yitik eşyaların hükmünün
diğer yöreler gibi olduğuna delil getirilmiştir. Çünkü bu hükmün sadece
Mekke'ye özel olduğu vurgulanmıştır.
Yine bu hadis, yitik eşyanın Mescid-i Haram'da ilan edilmesinin
caiz olduğuna, diğer camilerde ise caiz olmadığına delil getirilmiştir. Şafii
mezhebinde iki görüşten birisi budur. Doğrusunu Allah bilir.
باب: لا
تحتلب ماشية
أحد بغير إذن.
8. BİRİNİN HAYVANI ONUN İZNİ OLMADAN SAĞILMAZ
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: أخبرنا
مالك، عن نافع،
عن عبد الله
بن عمر رضي
الله عنهما:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: (لا
يحلبن أحد
ماشية امرئ
بغير إذنه،
أيحب أحدكم أن
تؤتى مشربته،
فتكسر
خزانته،
فينتقل
طعامه؟ فإنما
تخزن لهم ضروع
مواشيهم
أطعماتهم،
فلا يحلبن أحد
ماشية أحد إلا
بإذنه).
[-2435-] Abdullah İbn Ömer r.a.'den nakledilmiştir: Allah Resulü Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kimse kimsenin hayvanını izni
olmaksızın sağmasın. Siz, ister misiniz ki birisi sizin kilerinize gitsin,
kapısını kırıp yiyeceğinizi alıp götürsün. İşte onların hayvanlarının memeleri
de onların yiyeceklerini saklıyor. Bu sebeple kimse kimsenin hayvanını
sağmasın."
AÇIKLAMA: Bu hadiste,
Müslümanın, Müslüman kardeşine ait bir malı izinsiz olarak alması
yasaklanmıştır. İnsanlar süt konusunda gevşek davrandıklarından dolayı hadiste
özellikle süte yer verilmiş ve daha değerli olan mallara işaret edilmiştir.
Fakihlerin çoğunluğu bu görüşü benimsemiştir. Fakat mal sahibinin izninin özel
veya genel izin olması arasında fark yoktur.
Selef alimlerinden bir çoğu, özel veya genel bir izin olmasa
bile, mal sahibinin helal edeceği bilinen şeyleri bu hadisin kapsamı dışında
tutmuşlardır.
Fakihlerin bir çoğu da mal sahibinin helal edeceği bilinsin veya
bilinmesin sadece yemek ve içmek için bunu yapmanın caiz olduğu görüşünü
benimsemişlerdir.
Onların delili, Ebu Davud ve Tirmizı'nin Hasen-i Basrı kanalıyla
Semura'dan rivayet ettikleri ve Tirmizı'nin sahih olduğunu belirttiği şu
hadistir: "Bir hayvan sürüsüne rastladığınızda sahibi sürünün başında
değilse üç kez seslenin. Cevap gelirse ondan izin isteyin. İzin verirse ne
güzel! Sesinize cevap gelmezse sütü sağıp için, fakat yanınıza alıp
götürmeyin." Bu hadisin Hasen-i Basrl'ye isnadı sahihtir.
Bu görüşe şöyle cevap verilmiştir: Bu konu ile ilgili yasaklayıcı
hükmü taşıyan hadis daha sahihtir. Dolayısıyla bu hadisle amel edilmesi daha
uygundur. Ayrıca bu, müslümanın izni olmaksızın malını kullanmanın haram
kılındığı konusundaki kesin kurallara da ters düşmektedir. O halde bununla amel
edilemez.
Bazı alimler ise bu iki hadisi "farklı şekillerde"
uzlaştırma yoluna gitmişlerdir.
1. Birinci uzlaştırma yolu hadisteki "izni" sahibinin
hel~l ettiğinin bilinmesi şeklinde yorumlamak ve yasağı bunun bilinmemesi
durumu ile sınırlı tutmaktır.
2. İkinci uzlaştırma yolu, yolcuları veya zorda kalmışları ya da
kıtlık zamanını iznin kapsamı dışında tutmaktır. Bunların her üçü de birbirine
yakındır.
Hadiste anlamayı kolaylaştırmak, kapalı olan bir şeyi daha açık
bir şeyle açıklamak için örnekleme (temsil) yoluna başvurulmuş ve benzer
durumlar arasında karşılaştırma (kıyas) yapılmıştır.
Hadiste hüküm illeti (gerekçesi) ile birlikte zikredilmiş,
gerekçe zikredildikten sonra pekiştirmek için hüküm yinelenmiştir.
Bu hadiste şuna da işaret edilmektedir. Kıyasın geçerli olması
için fer'in bütün açılardan asla eşit olması şart değildir. Asıl ile fer' temel
özellikte ortak olduktan sonra, aslın, fer'de bulunmadığı zaman hükme zararı
olmayan ek bir yönü olabilir. Çünkü meme, koruma açısından kapı ile bir
değildir. Sütün dökülmesini önleyen meme kasları da kapının üzerindeki kilitle
bir değildir. Bununla birlikte Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, sahibinin
izni olmaksızın almanın haram kılınması hükmünde, sütün çıkmasını önleyen
memeyi kilitli kapıya benzetmiştir. Bu İbnü'l-Müneyyir'in izahıdır.
Bu hadis, ihtiyaç vaktinde kullanmak üzere yiyeceği saklamanın
mübah olduğunu gösterir. Zahid geçinen aşırı bir grup ise saklamayı genelolarak
yasak görmüşlerdir.
Bu hadisten çıkarılan hükümlerden biri de memesinde süt olan bir
koyunu, sütüne ayrıca değer biçerek satmak geçersizdir. Şafii'nin ve çoğunluk
fakihlerin görüşü budur. Evzaı ise bunu geçerli kabul etmiştir.
Hattabı bu konuda şu kanaati belirtir: Yine satılan koyunun sağılabilir
bir sütü olduğunda satım bedelinden bir pay da süte karşılık olarak verilir.
Bu, sağılmayarak memesinde süt biriktirilmiş koyun (musarrat) ile ilgili hadisi
destekler ve sütün değerini belirleme hükmü sabit olur.
Yine bir kimse birinin devesinden veya başka bir hayvanından
koruma altında olduğu yerde (ağılında), hiçbir zorunluluk ve mülkiyet yorumu
olmadığı halde el kesme cezasını gerektirecek miktarda süt sağsa sahibi özel
veya genel olarak izin vermemiş ise elinin kesilmesi gerekir. Çünkü bu hadis,
hayvanların memesinin sütün saklama yeri olduğunu belirtmiştir.
Kurtubi de bazı fakihlerden, koyun koruma altında (ağılında)
olmasa bile sağan kişinin elinin kesileceği görüşünü nakletmektedir. Bu
alimler, memeyi sütün koruma yeri (hirz) olarak kabul etmekle yetinmişler
ayrıca koyunun da koruma altında olması şartını aramamışlardır. Hadisin açık
ifadesinden (zahirinden) anlaşılan da budur.
باب: إذا
جاء صاحب
اللقطة بعد
سنة ردها
عليه، لأنها
وديعة عنده.
9. YİTİK EŞYANIN SAHİBİ
Bir yıl geçtikten sonra çıkıp geldiğinde bulan kişi eşyayı sahibine
verir. Çünkü yitik eşya onun yanında emanettir:
حدثنا
قتيبة بن
سعيد: حدثنا
إسماعيل بن
جعفر، عن
ربيعة بن أبي
عبد الرحمن،
عن يزيد مولى
المنبعث، عن
زيد بن خالد
الجهني رضي
الله عنه:
أن
رجلا سأل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم عن
اللقطة، قال:
(عرفها سنة، ثم
اعرف وكاءها
وعفاصها، ثم
استنفق بها،
فإن جاء ربها
فأدها إليه).
قالوا: يا
رسول الله، فضآلة
الغنم؟ قال:
(خذها، فإنما
هي لك أو
لأخيك أو
للذئب). قال: يا
رسول الله،
فضآلة الإبل؟
قال: فغضب
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
حتى احمرت
وجنتاه أو
احمر وجهه، ثم
قال: (ما لك
ولها، معها
حذاؤها
وسقاؤها، حتى
يلقاها ربها).
[-2436-] Zeyd İbn Halid el-Cühenı r.a.'den nakledilmiştir. Adamın biri
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’e gelerek yitik eşyayı bulmanın
hükmünü sordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bir yıl ilan et. Sonra
kabını ve bağını iyice belle. Sonra sen kullan. Sahibi çıkıp gelirse eşyasını
ona verirsin" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Sahipsiz koyun
hakkında ne dersin?" dedi. Hz. Nebi "Onu tut. Çünkü o ya senindir, ya
kardeşinin ya da kurdun" buyurdu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Peki ya
sahipsiz deve hakkında ne dersin?" diye sordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem öyle öfkelendi ki yanakları kıpkırmızı oldu. Sonra "Senin onunla ne
işin olur? Onun ayağı da var, suluğu da. Sahibi buluncaya kadar
dayanabilir" buyurdu.
AÇIKLAMA: Buhari'nin yitik
eşyaya "emanet" demesinden şu hüküm çıkarılır: Yitik eşya
kendiliğinden telef olursa bulanın onu ödemesi gerekmez. Buhari bazı selef
alimlerine uyarak bu görüşü tercih etmiştir.
İbnü'l-Müneyyir ise şöyle der: Bu hadis, alimlere ait
görüşlerden biri için delil getirilir: Yitik eşyayı bulan kişi ilan edip,
ilanın süresi sona erdikten sonra eşyayı kullanıp yok etse, sonra onun yerine
bedelini koysa, sonra o da telef olsa ikinci defa onun eşyayı tazmin etmesi
gerekmez. Onu yedikten sonra yerine yenisini koyduğunu, onun da zayi olduğunu
iddia etse bu iddiası kabul edilir. Görüşler içinde tercihe şayan olan görüş
budur.
Bu hadisten çıkarılan diğer hükümler dört konu önce geçmiştir.
باب: هل
يأخذ اللقطة
ولا يدعها
تضيع، حتى لا
يأخذها من لا
يستحق.
10. YİTİK EŞYAYI BULAN KİŞİ, ZAYİ OLMASIN VE HAKKI OLMAYAN
BİRİNİN ELİNE GEÇMESİN DİYE ONU YERİNDE BIRAKMAYIP ALIR"MI?
حدثنا
سليمان بن
حرب: حدثنا
شعبة، عن سلمة
بن كهيل قال:
سمعت سويد بن
غفلة قال: كنت
سلمان بن
ربيعة وزيد بن
صوحان في
غزاة، فوجدت
سوطا، فقال
لي: ألقه، قلت:
لا، ولكن إن
وجدت صاحبه
وإلا استمتعت
به، فلما
حججنا، فمررت بالمدينة،
فسألت أبي بن
كعب رضي الله
عنه فقال:
وجدت صرة على
عهد النبي صلى
الله عليه
وسلم فيها
مائة دينار،
فأتيت النبي
صلى الله عليه
وسلم، فقال:
(عرفها حولا).
فعرفتها حولا،
ثم أتيت،
فقال: (عرفها
حولا).
فعرفتها حولا،
ثم أتيته
فقال: (عرفها
حولا).
فعرفتها
حولا، ثم
أتيته
الرابعة فقال:
(اعرف عدتها،
ووكاءها،
ووعائها، فإن
جاء صاحبها،
وإلا فاستمتع
بها).
حدثنا
عبدان قال:
أخبرني أبي،
عن شعبة، عن
سلمة: بهذا،
قال: فلقيته
بعد بمكة،
فقال: لا أدري
أثلاثة
أحوال، أو
حولا واحدا.
[-2437-] Süveyd İbn Gafele r.a.'den rivayet edilmiştir: Selman İbn Rebıa ve
Zeyd İbn Suham ile birlikte bir savaşta idim. Bir sopa buldum. Bana: "Onu
at" dedi. Ben de "Hayır, sahibini bulursam kendisine veririm.
Bulamazsan ben kullanınm" dedim. Döndükten sonra hacca gittik. Medine'ye
vardım. Ubeyy İbn Ka'b'a r.a. bunun hükmünü sordum. Ubeyy İbn Ka'b, "Ben
Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem hayatta iken içinde yüz dinar bulunan
bir para kesesi bulmuştum. Hz. Nebi'e gittim. Hz. Nebi "Bir yıl ilan
et" buyurdu. Ben de bir yıl ilan ettim. Sonra yine Hz. Nebi'in yanına
gittim. Yine "Bir yıl ilan et" buyurdu. Bir yıl daha ilan ettikten
sonra yine Hz. Nebi'in yanına gittim. Yine "Bir yıl ilan et" buyurdu.
Bir yıl daha ilan ettim ve Hz. Nebi'in yanına dördüncü kez gittim. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Sayısını, kabını ve bağını iyice tanı.
Sahibi gelirse verirsin. Gelmezse sen kullan" buyurdu." Süveyd İbn Gafele şöyle demiştir: Daha sonra
onunla Mekke'de karşılaştım. "Bilemiyorum, üç yıl mıydı, yoksa dört yıl
mı?" dedi.
AÇIKLAMA: Hadiste geçen
"yüz dinar" ifadesi yitik malın azı ile çoğunun ilan süresinin
birbirinden farklı olduğu konusunda Ebu Hanife'nin delilidir. Buna göre çok
olan mal bir yıl ilan edilir; az miktardaki mal ise birkaç gün ilan edilir.
Ebu Hanife'ye göre "az miktardaki mal", hırsızlık
cezasını gerektirmeyen miktardaki maldır. Bu da değeri on dirhemden daha az
olandır.
İlan süresi konusundaki farklı yorumlara 1. konu'da; bulunan
eşyanın miktarı ile ilgili farklı görüşlere de dört konu önce yer vermiştik.
باب: من
عرف اللقطة
ولم يدفعها
إلى السلطان.
11- BULUNTU EŞYAYI İLAN EDEN ANCAK YÖNETIME VERMEYEN KiŞi
حدثنا
محمد بن يوسف:
حدثنا سفيان،
عن ربيعة، عن
يزيد مولى
المنبعث، عن
زيد بن خالد
رضي الله عنه: أن
أعرابيا سأل
النبي صلى
الله عليه
وسلم عن اللقطة،
قال: (عرفها
سنة، ضالـة
جاء أحد يخبرك
بعفاصها
ووكاءها، وإلا
فاستنفق بها).
وسأله عن ضال
الإبل، فتمعر
وجهه وقال: (ما
لك ولها، معها
سقاؤها
وحذاؤها، ترد
الماء وتأكل
الشجر، دعها
حتى يجدها
ربها). وسأله
عن ضآلة
الغنم، فقال:
(هي لك أو
لأخيك أو للذئب).
[-2438-] Zeyd İbn Halid r.a.'den rivayet edilmiştir: Bir bedevi, Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e bulunan yitik malın hükmünü sordu. Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bir yıl ilan et. Birisi gelip malının
kabını, bağını ve özelliklerin' söylerse ona ver, yoksa kendin harca"
buyurdu. Bedevı Hz. Nebi'e sahipsiz devenin hükmünü sordu. Bunun üzerine Hz.
Nebi'in yüzü değişti ve "Sahipsiz deve ile senin ne işin var? Onun suluğu
da var, ayağı da var. Suya gider, ağaca uzanıp yer. Onu serbest bırak. Sahibi
gelip onu bulur" buyurdu.
Sonra bedevi, sahipsiz koyunun hükmünü sordu. Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem "O ya senindir; ya kardeşinin, ya da kurdun"
buyurdu.
حدثنا
إسحاق بن
إبراهيم:
أخبرنا النضر:
أخبرنا
إسرائيل، عن
أبي إسحاق
قال: أخبرني
البراء، عن
أبي بكر رضي
الله عنهما.
حدثنا عبد
الله بن رجاء:
حدثنا
إسرائيل، عن
أبي إسحاق، عن
البراء، عن
أبي بكر رضي
الله عنهما
قال:
انطلقت،
فإذا أنا
براعي غنم
يسوق غنمه،
فقلت: لمن
أنت؟ قال:
لرجل من قريش،
فسماه
فعرفته، فقلت:
هل في غنمك من
لبن؟ فقال:
نعم، فقلت: هل
أنت حالب لي؟
قال: نعم،
فأمرته، فاعتقل
شاة من غنمه،
ثم أمرته أن
ينفض ضرعها من
الغبار، ثم
أمرته أن ينفض
كفيه، فقال
هكذا، ضرب إحدى
كفيه
بالأخرى،
فحلب كثبة من
لبن، وقد جعلت
لرسول الله
صلى الله عليه
وسلم إداوة،
على فمها
خرقة، فصببت
على اللبن حتى
برد أسفله، فانتهيت
إلى النبي صلى
الله عليه
وسلم فقلت:
اشرب يا رسول
الله، فشرب
حتى رضيت.
[-2439-] Ebu Bekir r.a.'den rivayet edilmiştir: Yolda yürüyordum. Sürüsünü
güden bir çobanla karşılaştım. "Sen kimin çobanısın?" diye sordum.
"Kureyş'ten Falanca'nın çobanıyım" dedi. Adını söylediği kişiyi
tanıyordum. "Kcyunların ın sütü var mı?" diye sordum.
"Evet" dedi. "Benim için sağar mısın?" dedim.
"Evet" dedi. İsteğim üzerine sürüden bir koyunu tuttu. Sonra koyunun
memesine toprak serpmesini istedim. Sonra ellerini silkelemesini istedim.
Ellerini birbirine vurarak şöyle silkeledi. Bir avuç süt sağdı. Allah Resulü'ne
ikram etmek için ağzında bir bez parçası olan bir kap hazırlamıştım. Sütü ona
koydum, kabın dibi.soğudu. Hz. Nebi'in yanına giderek "Ey Allah'ın Resulü!
İçmez misiniz dedim. Hz. Nebi içti ve ben de memnun oldum.
Tekrar: 3615, 3652, 3908, 3917
[Not:] Bu hadisin devamı ve etraflıca açıklaması "(6535.
hadis)
KİTABU’L-LUKATA BİTTİ
KİTABU’L-MEZALİM BİR SONRAKİ SAYFA’DA